Bu duruma psikolojik taciz diye bakabilmek için davranışların sürekliliğinin olması gerekmektedir. Yani ayda birkaç kez tekrarlanması, birbiri ardına birtakım evrelerden geçmiş olması ve bu tekrarın uzun süre devam etmesi ve davranış tarzlarının kişiye kötü muamele şeklinde olması gerekmektedir.
Mobbing de tekrar eden olumsuz davranışlarda iletişim olgusu olduğu için iki taraf vardır. Tacizi yapan ve hedef kişi arasında açık bir güç eşitsizliği bulunmaktadır.
Mobbing Türleri; yatay pskolojik taciz düşey psikolojik taciz dikey pskolojik taciz olarak 3 e ayrılır.
Yatay pskolojik taciz eşit koşullar içinde bulunan çalişanların rekabet, çıkar çatışması, çekememezlikleri, kişisel hoşnutsuzlukları gibi tanımlanır. Düşey Pskolojik Taciz; üst konumda olan kişilerin kendinden daha alt konumda olan kişilere karşı yapmış oldukları tacizdir. Dikey psikolojik taciz ise çalışanın yöneticiyi kabullenememesi kıskançlık yada eski yöneticiye duyulan bağlılık duygusu olarak tanımlanmaktadır.
Mobbing insanın meslekî bütünlük ve benlik duygusunu zedeler, kişinin kendine yönelik kuşkusunu artırır, paronaya ve kafa karışıklığına neden olur, kurban kendine güven duygusunu yitirir, kendisini yalıtabilir, huzursuzluk, korku, utanç, öfke ve endişe duyguları yaşar. Mobbing, ağlama, uyku bozuklukları, depresyon, yüksek tansiyon, panik atak, kalp krizine kadar giden sağlık sorunları ve travma sonrası stres bozukluğu yaratabilir.
Anayasamızda psikolojik taciz ile ilgili kesin bir hüküm bulunmamaktadır. Fakat psikolojik taciz ulusal ve uluslararası hukukta kişilik hakları temelinde değerlendirildiği için Anayasmızda bu durum dikkate alınarak ibu haklara ilişkin düzenlemeler mevcuttur;
A.Y "Devletin Temel Amaç ve Görevleri" başlıklı 5. maddesinde;*"kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti*ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik*ve sosyal engelleri kaldırmak, insanın maddî ve manevî varlığınıngelişmesi için gerekli şartları sağlamak" devletin görevleri arasında sayılmıştır.
Anayasa 10.maddede, "Kanun Önünde Eşitlik" ilkesine yer verilmiş ve devletin bu eşitliği sağlamak üzere gerekli tedbirleri alacağına vurgu yapılmıştır. 12.madde "Herkesin kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilemez, vazgeçilmez*temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu" belirtilmiştir ve 17.madde "herkesin yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme*hakkına sahip olduğu" nu vurgulanmaktadır.
*İş Kanunun da ise ; doğrudan psikolojik taciz kavramına yer verilmemiştir.Fakat ; İş Kanunu madde 5 te 'Eşit davranma ilkesi' düzenlenmiştir.Madde 22 de alışma koşullarında değişiklik ve iş sözleşmesinin feshi düzenlenmiştir.Ve son olarak madde 77 İşverenlerin ve işçilerin yükümlülükleri 'İş sağlığı ve güvenliği konusunda' değerlendirilmiştir.
Mevzuatımıza ilk kez Türk Borçlar Kanunu ile giren psikolojik taciz ifadesi "İşçinin kişiliğinin korunması" başlığı altında düzenlenmiştir. Bu hükümle işçinin işyerindeki psikolojik tacizlere karşı hukukî güvence altına alınması konusunda önemli bir adım atılmıştır. İşverenin bu maddeye aykırı davranışları sonucu ortaya çıkan zararların tazmini, sözleşmeye aykırılıktan doğan sorumluluk hükümlerine tâbi tutulmuştur.
Aynı şekilde ; Türk Medenî Kanunu'nda açıkça düzenlenmemekle birlikte; madde 2'de "Dürüst Davranma" başlıklığı altında düzenlenmiştir .Yine 23 ve 24 , 25. maddelerde kişilik haklarına saldırılardan koruyan ve düzenleyen davalar başlığı altında ele alınmıştır.
Son olarak Türk Ceza Kanununda "kişi hak ve özgürlüklerinin korunması" kapsamında,96 ve 105,106,107,125,132,133,135. maddeler bu anlamda kişinin haklarını korumaktadır.