Dolandırıcılık suçunda fail, bir kimseyi hileli davranışlarla aldatıp onun veya bir başkasının zararına olarak kendisinin veya üçüncü bir kişinin malvarlığına ilişkin bir yarar elde etmektedir. Dolandırıcılık suçunda korunan hukuksal yarar, münhasıran malvarlığıdır.
Öğretide bu suçta malvarlığı yanında ayrıca hileli davranışlarla mağdurun aldatılmış olması nedeniyle irade özgürlüğünün de korunduğu anlayışı yaygındır. Dolandırıcılık suçunda mağdur, aldatılan veya kendi veya bir başkasının malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunan kişi değil, münhasıran malvarlığı zarara uğrayan kişidir. Bu durum özellikle Türk Ceza Kanunu madde 159 çerçevesinde şikayet hakkının kullanılması bakımından önem taşımaktadır. Malvarlığına ilişkin herhangi bir değer bu suçun maddi konusunu oluşturur. Bu, taşınır veya taşınmaz olabileceği gibi, bir alacak hakkı da olabilir.
Maddi değeri olmamakla birlikte, hatıra veya manevi değeri olan şeyler, örneğin kıymetli mektuplar, malvarlığına dahildirler. Bu suçun faili herhangi bir kimse olabilir. Suçun mağduru ise zarara uğrayan malvarlığının sahibi olan gerçek ve tüzel kişilerdir. Suçun oluşması için, kendisine karşı hileli davranışa başvurulan kişi ile bunun sonucunda malvarlığı zarara uğraya kişinin aynı kişi olmasına gerek yoktur. Örneğin, failin ticari vekilini aldatıp tacirin zararına işlem yapmasına yol açması gibi. Ancak aldatılan kişiye, malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabilme yetkisinin verilmiş olması gerektiğinden, bu yetkiye sahip olmayan bir kişinin aldatılmış olması durumunda bu suç değil, duruma göre hırsızlık veya güveni kötüye kullanma suçu oluşur
Madde 158- (1) Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasi parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
İşlenmesi halinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. (Ek cümle: 29/6/2005 – 5377/19 md.; Değişik: 3/4/2013-6456/40 md.) Ancak, (e), (f), (j) ve (k) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.
Daha az cezayı gerektiren hal
MADDE 159 – (1) Dolandırıcılığın, bir hukuki ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla işlenmesi halinde, şikayet üzerine, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.